Yabancı bir dili öğrenmede kazanılması gereken dört temel beceri okuma, yazma, dinleme ve konuşma becerisidir. Gerek ülkemizde gerekse dünyada yabancı dillerle ilgili yapılan dil sınavlarında bu temel dört beceriden ayrı ayrı sınav yapılmaktadır.
Dil sınavında değilsek bir dili konuşmadan bildiğimizi karşı tarafa belirtemeyiz.
Bir yabancı dili bildiğimizi belirtmenin tek göstergesi o dili konuşmaktır. Konuşabilmek için dinleme becerimizi de geliştirebilmek önemlidir. Birine cevap verebilmemiz için ne dediğini anlamamız gerekir. Bu yüzden konuşma becerimizi geliştirirken dinleme becerimizi de geliştirmek önemlidir. Bunun için karşılıklı konuşabilecek veya pratik yapabilecek birine de ihtiyaç duyarız. Konuşacak kişi olmayınca İngilizceyi geliştirmede sıkıntılar yaşamaya başlarız ve motivasyonumuz düşer.
Konuşmaya öncelik vererek yabancı dilimizi geliştirmeliyiz. Yıllarca klasik yabancı dil eğitimlerinde dinleme, okuma ve yazma becerileri geliştirilirken, öğrencilerin konuşma becerilerini geliştirmek geri planda tutulmuştu. Öğretimde dil bilgisi kuralları öğretilmeye başlanarak yabancı dil eğitimi verildi. Eğitim alan çok kişi olmasına rağmen konuşabilen öğrenci sayısı çok azdı. Çünkü bir dil pasif olarak öğretiliyorsa gelişmesi zor olmaktadır. Çocuklar nasıl konuşarak ana dillerini geliştiriyorsa yetişkinler de öğrendikleri yabancı dili konuşarak geliştirmeliler. Yani aktif öğrenerek geliştirmelidirler.
2000’li yılların başında İngilizce öğrenmeye başlayan kişiler üzerinden anketler yapılmış. Ankete katılan öğrenciler konuşamamalarındaki en büyük engelin fazla kelime bilmemek olduğunu belirtmişlerdir. Aynı öğrencilere yazma becerileri ile ilgili sorular sorulduğunda yazma becerilerinin iyi olduğunu belirtmişler. Yazmak için de kelime bilgisine sahip olmak gerekir. Ama yazma becerisinde az kelime bildikleri için yazma becerilerini geliştiremediklerine dair bir sonuç çıkmamıştır. Yazma becerilerinin iyi olduğunu belirtmişlerdir. Çünkü öğrenciler yazarken kelimeleri hatırlarlar. Konuşurken konuşmalarındaki kelimeleri bilmelerine rağmen heyecandan veya kısa sürede cevap vermek gerektiğinden kelimeleri hemen akıllarına getiremezler. İngilizceyi geliştirmek için gramer kurallarını öğrenmekten pratik yapmazlar. Konuşma pratiği olmayınca kelimeleri akıldan kullanma alışkanlığı da kazanılamamaktadır. Öğrenciler kelimeyi akıllarına getiremeyince az kelime bilgisine sahip olduklarını düşünürler.
Konuşmak için kelime bilgisi önemlidir. Ama daha önemlisi konuşmak için çabalamaktır.
2000’li yılların başında aynı araştırmalarda yabancı dil öğrenen kişilere konuşma becerilerini neden geliştirmekte zorlandıkları konusunda sorular sorularak da bir araştırma yapıldı. Öğrenciler tarafından en çok verilen cevap, konuşurken dil bilgisi kurallarını doğru kullanmaya çalışırken konuşacakları şeylere odaklanamadıkları olmuştur. Bir diğer cevap da yabancı dil eğitimi aldıkları yerlerde konuşma becerilerini geliştirecek ortamın olmaması olduğunu belirtmişler.
Bu araştırmalar sonrasında yabancı dil eğitiminde konuşma becerisini geliştirecek yöntemlerle öğretim üzerinde araştırmalar başlamıştır. Bu yüzden bugün yabancı dil eğitim sürecinde konuşma becerisini geliştirmeye yönelik öğretim yöntemleri oldukça gelişmiş durumdadır. Klasik dil eğitimlerinde evden kendi kendine yabancı dilini geliştirmeye çalışanların sayısı oldukça fazlaydı. Günümüzde yeni dil öğrenme yöntemleri ile konuşarak İngilizce öğrenmek için İngilizce kurslara kayıt yaptıranların sayısı oldukça fazladır. Bu kursların online İngilizce eğitimi seçeneği ve kişilerin istedikleri yerden eğitim alma imkanları kurslara talebi artırmıştır.
Yabancı dil öğrenme de öğrencilerin konuşamamalarındaki sebepler de psikolojik olarak araştırılmıştır. Yabancı Dil Konuşma Kaygısı olarak tanımlama yapılmıştır. Ama kaygıya sebep olacak faktörler tam olarak saptanamamıştır. Yabancı dil konuşma kaygısının azaltılması için neler yapılabilir araştırıldığında en büyük sorumluluğun eğitim veren kişilere düştüğü saptanmıştır. Eğitimcinin kişiye özgü veya kişilere özgü ders içerikleri hazırlaması gerektiği saptanmıştır. Katılımcıların nasıl en iyi şekilde öğrendiğinin çok önemli olduğu gözlemlenmiştir. Herkesin öğrenme yöntemi farklıdır. Kiminin işitsel olarak öğrenmesi hızlıdır. Kiminin görsel olarak öğrenmesi hızlıdır. Bu yüzden günümüzde duyusal etkileşim ile İngilizce öğrenme yöntemi popüler yöntemlerden biridir.
Günümüzde konuşma odaklı eğitim kurumlarının sayısı gittikçe artmaktadır. İngilizceyi konuşarak öğrenmek için alternatif birçok metot bulunmaktadır. Gramer bilgileri konuşurken öğretilmektedir. Klasik yabancı dil eğitiminde olduğu gibi gramer bilgileri özel olarak verilmez. Kişiler konuşurken dil bilgisi kurallarını öğrenirler. İlk günden konuşmaya başladıklarından motivasyonları yüksek olur.
Kendi ana dilimizi de böyle öğrenmez miyiz?
Anadilimizi konuşurken önce dil bilgisi kuralları öğrenmeyiz. Konuşmaya başladığımızda mükemmel konuşmaya çabalamayız. Evde veya sosyal yaşantımızda çevremizle iletişim kurmaya çabalarız. Nasıl konuştuğumuzu umursamadan kendimizi ifade etmeye çalışırız. Aynı turistik yerlerde çalışanların turistlere yaptığı gibi. Çevremizde insanlar konuştuğu için anadilimize maruz kalırız. Maruz kalma sonucu konuşmaya başlarız.
Turistik bölgelerde çalışan kişiler yabancı dil eğitimi almadan akıcı İngilizce konuşabilmektedirler. Çünkü dil eğitimi alanlar gibi mükemmel konuşmaya çabalamazlar. Doğru dil kuralları ile konuşmaya çalışmazlar. Karşılarındaki kişilere anlatmak istedikleri şeyi ifade etmelerine odaklanırlar. Yabancı dil eğitimi almış kişiler hatasız konuşmaya ve doğru kurallarla cümle kurmaya çalışmaktan konuşamazlar.
Örnekler hep yabancı bir turist ile onların dilinde konuşamama üzerinedir. Bizimle İngilizce konuşulduğunda kaygılarımız başlar. Bildiğimiz bir şeyi bile konuşamayız. Hangi zamanı, hangi kalıbı, hangi kelimeyi kullanmalıyım derken KONUŞAMIYORUM deyip kendi yabancı dil öğrenme motivasyonumuzu berbat ederiz.
Oysa şöyle düşünelim. Tam tersi olsun. Bir turist bizle Türkçe konuşmaya çalışsın. Bizle Türkçe konuşmaya çalıştıklarında kurallara göre konuşup konuşmadıklarına bakmayız. Kurallı konuşmadıklarında onlarla dalga geçmeyiz. Ne dalga geçeriz ne de kurallı konuşup konuşmadığına bakarız. Sadece neyi anlatmaya çalıştıklarına odaklanırız. Anlamaya ve yardımcı olmaya çalışırız.
Bunu unutmamalıyız.
Bunu unutmazsak, biz de konuşurken karşı tarafın neye odaklandığını anlayabiliriz. Kurallı konuşmaya değil sadece konuşmaya çalışmalısın. Konuşmaya çabaladıkça zamanla konuşacaksın. İngilizce konuşabildiğini fark ettikçe özgüvenin artacak. Özgüvenin artıkça dil bilgisi kurallarını doğru kullanarak konuşmaya başlayacaksın. Ama özgüvenin artması için konuşmak için bol bol pratik yapmak gereklidir. Günümüzde bunun en kolay yolu ilk günden konuşma becerimizi geliştirmeyi hedefleyen ingilizce kurslarıdır.
Yabancı dili konuşarak öğrenmeye başladığımızda doğru konuşamama kaygısında olmamalısın. Kimse konuşmaya çabalarken seni eleştirmeyecek, ayıplamayacak, yanlış ifade etsen de ne anlatmaya çalıştığına odaklanılacak.
Günümüzde İngilizce öğrenmeye başlayanların ilk yapması gereken şey, ilk günden konuşarak İngilizceyi öğreten İngilizce kurslara kayıt yaptırmak olmalıdır. İlk günden nasıl konuşarak öğrenildiğinin deneyimlenmesi sonradan evde nasıl İngilizce geliştirilebileceğine de model olmaktadır. Başlangıçta belli bir süre konuşma odaklı bir İngilizce kursu ile başlamak yabancı dil öğrenmeyi keyifli bir şey olduğunu düşündürtür ki öyledir. Dil öğrenme motivasyonu artar. Kişiler İngilizce düşünebilmek için hayatlarının akışlarına İngilizceyi yerleştirirler. Kısa bir sürede konuşmaya başladıklarından çok hızlı bir sürede yabancı dillerini geliştirirler. İngilizceyi öğreniyorum, kuralları iyi biliyorum ama konuşamıyorum demezler.
İngilizce dil bilgine güvenip konuşamayanlara da çözümler bulunmaktadır. Konuşma pratiği dersleri olan ingilizce kurslarına kayıt yaptırabilirsiniz. Kişiye özel ders içerikleri ile bu kurslarda ders konularını kendin belirleyebilirsin. İngilizce biliyorum ama konuşamıyorum demeye son ver…
GNR Eğitim