Yazımızda var denilen veya var anlamının verilmeye çalışıldığı cümlelerden örnekler vereceğiz.
Yazımızda örneklerimiz hayatımızın içinde aktif olarak kullandığımız cümlelerden olacak. Böylece önce Türkçe var nasıl diyorsun veya var demeye nasıl çalışıyorsun farkında olup, ingilizce konuşurken akıcı konuşabileceksin. Çünkü akademik araştırmalar en iyi öğrenme yöntemlerinden birinin öğrenilen bilgiyi bir anı ile özdeştirmek olduğunu belirtirler. Sana hayatımızdan örnekler vererek ingilizce konuşurken otomatik uygun yapıyı kullanma alışkanlığı kazandıracağımızı düşünüyoruz.
O zaman örneklerimize başlayalım…
Online ingilizce kursuna gittiğini ve bir arkadaşınla ingilizce kursun hakkında sohbet ettiğini düşün. Grup dersi aldığını söylüyorsun. Kursunun İngilizceyi gramer kurallarını özel olarak vermeden konuşarak ingilizce öğrettiğinden bahsetmiş ol. Gelsin sana arkadaşının soruları
- “Aaa ilk günden konuşarak mı öğretiyorlar ne güzel, kursunda İngilizce hocalar mı yoksa Türk hocalar mı var” diye sana sormuş olsun. Kursun İngilizce öğretmenleri olur. Kurs yabancı ingilizce öğretmenlere sahipmiş diye düşündürtse de kurs için has got / have got kullanmamızı gerektirecek bir sahiplikten bahsetmiş olmayız. Bu yüzden there kullanmak gerekir. Cevabımız there are British teachers in my course olmalıdır.
- Ya da arkadaşın “grup dersi mi, kaç öğrenci var” diye sormuş olsun. Has / have kullanmamalısın. Kursta ders sırasında kaç öğrenci olduğu sorulur. Kursun sahip olduğu bir şey değildir. Cevabımızda there are four students in my online course demek gerekir.
Arkadaşınla toplu taşıma ile bir yere gittiğini ve arkadaşının sana uzun zamandır toplu taşıma ile yolculuk yapmadığını söylemiş olsun. Pandemi nedeniyle HES kodu olmadan yolculuk yapılamıyor. Arkadaşına HES kodu olup olmadığını sorman gerekiyor. Kimlik veya kod gibi sahip olunan şeyler bir yerlerden edinme olarak sahip olunan sahipliklerdir. Have you got your HES Code?
Bir yürüyüş (trekking) etkinliğine gittiğini düşün. Yeni insanlarla tanışıyorsun. Yürüyüş sırasında yeni bir katılımcı ile çok iyi anlaşmış oluyorsun. Etkinlik sonunda birbiriniz ile iletişim halinde kalmak istiyorsun. Arkadaşına instagram hesabı olup olmadığını sorman gerekiyor. İnstagram hesabı burada veya şurada duran bir şey değil. Bir masanın üstünde duran bir şey de değil. Kimlik numarası gibi bir kullanıcı hesabına ihtiyaç var. Bu yüzden soruda have olmalı. Do you have an instagram account?
Bir arkadaşının şehirden uzakta bahçeli bir evi olsun. Seni davet etmiş olsun. Arabanla gidiyorsun. Evin önüne geldiğinde bir bahçeli ev olmasından dolayı bahçede bir köpek olup olmadığını merak etmeye başlıyorsun. Acaba bahçede bir köpek var mı? diye düşünürsen orada bahçede köpek olup olmadığını merak ediyorsun demektir. Is there a dog in the garden diye kendine ingilizce düşünerek sorman gerekir. Ya da arkadaşının bir köpeği olup olmadığını merak ediyorsun ve arkadaşına sormak istiyorsun ve telefon açıyorsun “Do you have a dog in the garden”
Evet aklından şu soruyu sorduğunu biliyoruz. Niye bazen do you have niye bazen have you got ile soruluyor veya kullanılıyor?
İngiliz İngilizcesi ile Amerikan İngilizcesi arasındaki farklardan biridir. Bu farkı veya hangisini kullanman gerektiğini sana yazmayacağız. Çünkü gramer kuralları ilk günden ingilizce konuşarak konuşma esnasında öğrenilmesi gerekir. Konuşarak gramer kuralları veya cümle kalıpları daha iyi öğrenilir. Sana tavsiyemiz seni ilk günden itibaren ingilizce konuşturarak ingilizce konuşma pratiği hizmeti veren ingilizce kurslarından faydalanmandır. İngilizceyi bol bol konuşmaya çaba harcayarak pratik yaparak öğrenebilirsin. İngilizce konuşma pratiği kurslarından yüz yüze veya online eğitim alarak faydalanabilirsin. Konuşma odaklı ingilizce kursu olacağından sana bu konuyu ingilizce düşündürterek ve konuşarak öğreteceklerdir. Bir yabancı dil aktif olarak yani konuşarak öğrenilir.
Bu yazımızda amacımız verdiğimiz örneklerle Türkçe “var” diyerek kuracağın cümlelerin İngilizcesinde have/has mi yoksa there is/are mı kullanman gerektiğini iyice anlamandır. Türkçe cümlelerimizde kullandığımız var kelimesini ne anlamda kullandığının farkına varırsan ingilizce konuşman çok kolay olacaktır.
Örneklerimize devam edelim…
Bir kafede oturup arkadaşını bekliyorsun. Beklerken yan masada sohbet eden iki kadın olsun. Kadınlardan biri yeni sevgilisi olduğunu arkadaşına söylemiş olsun. Söylediği arkadaşta sohbetin bir kısmında sevgilinin arabası yok mu diye sormuş olsun. Bir sorunun cevabını olumsuz olarak söylemeyi de öğrenmen gerekiyor. O yüzden soruyu böyle sorduğunu düşünmeni istedik. Gene sahip olma durumu var. Benim bir arabam var desek, I have got a car demeliyiz. Ama 3.şahıstan bahsettiğimiz için have yerine has kullanmamız gerekir. He doesn’t have a car.
Üniversiteden çok yakın arkadaş evlenip çocuk sahibi olsunlar ve hala görüşüyor olsunlar. Ailelerden birinin 18 yaşında bir erkek çocuğu olmuş olsun. Diğer ailenin babası, bu genci gördüğünde şöyle sormuş olsun, Ahmet sevgilin var mı? Bu yazıyı okuyan bir Z kuşağı isen ne saçma diye düşünebilirsin. Toplumumuzda X ve Y kuşağında babaların erkek çocuklarına sormayı gayet normal buldukları bir soru idi. Soru şöyle olmalı, have you got a girlfriend?
İki erkek arkadaş evde play station oynuyor olsunlar. Ev sahibinin kedisi olsun. Kedileri çok seviyor olsun. Oyun bitiminde ev sahibi cep telefonu ile mesajlaşıyor olsun. Misafir arkadaş maksat muhabbet olsun diye sen kedileri çok seviyorsun kız arkadaşının da kedisi var mı diye merak edip sorsun. Have your girlfriend got a cat. Bu tarz durumlarda ingilizce öğrenmeye yeni başlayanlar soruyu nasıl sorması gerektiği konusunda kararsız kalırlar. Çünkü ortamda olmayan biri var. Onun evinde kedisi olup olmadığı mı sorulması gerekiyor diye düşünebiliyor. Yani is there a cat in your girlfriend’s house? diye düşünebiliyor. Kararsız kalınmasına gerek yok. Önemli olan merak edilen kız arkadaşın bir kedisi olup olmadığıdır. Evinde olup olmadığını Türkçe sormamız gerektiğinde sormayız. Türkçe olarak da kız arkadaşının kedisi var mı diye sorarız. Yani merak ederken öznenin kişinin kedi sahibi olup olmadığıdır merak edilen. Does she have a cat in her house?
Kısaca sahip olduğumuz şeylerden bahsederken have got/ has got kullanmalıyız. Sahip veya var anlamına gelmektedir.
Gelelim have got / has got kalıplarının en çok karıştırıldığı there ise veya there are ifadelerinden biraz daha bahsetmeye…
Have got / has got ifadesinde önemli olanın sahip olunması olduğunu unutmamalısın. Yeşil gözlüsündür, yeşil göz rengine sahipsindir. Evin sana aittir, ev sahibisindir. Evinde kedi vardır, kedi senindir.
Arkadaşımızla meşhur bir caddeye kahve içmeye gideceğimizi düşünelim. Araba ile bir yere gidildiğinde en önemli şey otopark imkanıdır. Kafeye yakın otopark var mı diye birbirimize sormak gerekse is there any parking lots near the cafe sormak gerekir. Has the street got parking lots diye sormamalıyız. Cadde bir şeye sahip olmaz. Caddenin imkanları vardır. Caddelerin kafesi otopark imkanları olur.
There is veya there are ifadelerinde ise bir yerde bulunan şeylerden bahsederiz. Arkadaşımızın evinden bahsederken evinde havuz olup olmadığını başka bir arkadaşımızla konuşurken he has got a pool dememeliyiz. Havuz sahip olunan bir şey değildir. Evin özellikleri arasında olan bir durumdur. There is a pool in her garden demek doğrusudur.
İşimiz nedeniyle iş arkadaşınla bir konferansa gideceğini düşün. İş arkadaşın sana kaç konuşmacı olacağını veya kaç konuşmacı var diye merak ediyor olsun. Sen bu sorunun cevabını biliyorsan there are three participants in the conference diye cevaplamalısın. Konferans salonları konuşmacıya sahip olmaz. Konferanslarda konuşmacılar olur, ingilizce konuşurken konferansta kaç katılımcı olduğunu söylemelisin.
Artık Türkçe konuşurken var kelimesini nasıl kullandığının iyice farkındasın. Online Speaking dersleri ile konuşarak İngilizceni en yakın zamanda geliştir, sende ingilizce konuşanlar arasına katıl…
GNR Eğitim