Mitler, efsaneler ve diğer tüm inanışlar... Başta eğlenceli ya da çok doğru gibi gelse de muhtemelen öğrenme sürecinizi daha zorlu hale getirecektir. Bu nedenle İngilizce öğrenmenizi zorlaştıran mitlere inanmayın! Tavsiyelerimize kulak verin.
Mit 1- Akıcı Konuşan Kişiler Hata Yapmaz
Tavsiye: Rahatlayın ve hata yapın
Akıcılığın mükemmel dil bilgisi, kusursuz telaffuz ve engelsiz iletişimin muhteşem birlikteliğinden doğduğuna dair oldukça popüler bir görüş bulunuyor. Kötü haber! Akıcılık bunların hiçbiri değildir. Az sayıda kişi mükemmel bir dil bilgisi ile konuşur ki buna ana dili İngilizce olanlar da dahildir. Ayrıca ikinci dil olarak İngilizce öğrenenlerin yaklaşık % 99,9'u her zaman kendi ana dillerinden ötürü bir tür aksana sahiptir.
Bu nedenle durumu kabul edin. Elbette akıcılığınızı mükemmel hale getirmek için çalışabilirsiniz ancak aksan bir tür kültürel kimliğinizdir ve inanın sandığınız kadar utanılacak bir şey de değildir.
Başarılı şekilde yabancı dil öğrenenler önce iletişim kurmayı öğrenir, ardından dil bilgisi ve telaffuz problemlerini paralel olarak ya da sonra çalışırlar. Konuşurken elbette hata yapacaksınız. Neden mi? Çünkü bu akıcı konuşmanın bir yolu. Hem yürümeyi bir anda öğrenmediniz. Düştünüz, bir daha düştünüz, çok düştünüz ve bingo yürüyorsunuz!
Mit 2- Tüm Dil Bilgisi Kurallarını Öğrenirseniz Akıcı Konuşursunuz
Tavsiye: Öğrendiklerinizi gündelik hayatınızda kullanarak akıcı konuşabilirsiniz
Birinci mit ile birlikte oldukça popüler olan bir düşünce de tüm dil bilgisi kurallarını öğrenince akıcı konuşmaya başlayacağınızdır. O halde hemen şunu düşünerek başlayalım! Ana dilinizdeki tüm dil bilgisi kurallarını biliyor musunuz? Emin misiniz? Ama ne kadar da akıcı konuşuyorsunuz değil mi? Evet. Bu düşüncenin neden mit olduğunu sanırım anladık. Dil bilgisi tek başına sizi akıcı konuşturamaz. Unutmayın teori ile pratik birlikte güzel bir çifttir. Öğrendiklerinizi kullanamıyorsanız muhtemelen daha sonra unutacaksınız.
Eğer sadece kendinizi nasıl tanıtacağınızı biliyorsanız bunu istediğiniz zaman istediğiniz yerde ve yapabildiğiniz her şeyi kullanarak güvenle nasıl yapacağınızı öğrenin.
Burada ilk odaklanmanız gereken şey gündelik durumlardır. Akıcılık sadece soyut bir uzun vadeli plan değil aynı zamanda sürekli olarak uygulayabileceğiniz günlük bir fırsattır.
Mit 3- Yurt Dışında Okumalısınız
Tavsiye: Yaşam tarzınızı sürekli İngilizce pratik yapacağınız şekilde güncelleyin
Yurt dışında bir eğitim almak veya değişim programlarıyla İngilizce konuşulan bir ülkede bulunmak inanılmaz bir öğrenme deneyimidir. Akıcılık için büyük bir fırsat, hayatınız için çok iyi bir deneyim olabilir ancak akıcılığa ulaşmak için illa olması gereken bir şey değildir.
Çoğumuz bunun doğru olduğuna inanıyoruz. Fakat bu mite inanan pek çok kişi oldukça fazla para ve zaman harcayarak çok iyi İngilizce öğrenmek için yola çıkarlar. Sonunda ise yeterince akıcı olmadıklarını düşünüp hayal kırıklığına uğrarlar.
Zamanınız ve kaynaklarınız varsa kendi kendini yöneten bir yapıya sahipseniz seyahat ederek de yurt dışı deneyimi yaşayabilirsiniz.
Hiçbir şey size sosyal ve dilsel fırsatlar sağlayacak anlamlı kültürel maceradan daha iyi olamaz. Tüm seyahatiniz süresince İngilizce konuşmak istiyorsanız yalnız seyahat etmek iyi bir fikir olabilir.
Kendi ülkenizden ayrılmasanız bile yaşam tarzınızı sürekli İngilizce pratik yapabileceğiniz şekilde güncelleyebilirsiniz. Bu sayede akıcı İngilizce konuşmak size düşündüğünüzden çok daha yakın olabilir. Böyle yaptığınızda ekstra çalışmanıza da gerek kalmaz. Çünkü artık İngilizce hayatınızın bir parçası olur ve bunu sonuna kadar coşkuyla deneyimleyebilirsiniz.
Mit 4- Akıcı olmak için bir sertifikaya / uluslararası bir onaya ihtiyacınız var
Tavsiye: Yolculuğunuzu belgelendirmek için sertifika sınavlarını kullanın, tanımlamak için değil
Akıcılık harici bir kağıt parçası veya arkadaşlarınızın ya da patronunuzun onayı değildir. Akıcı olup olmadığınıza karar verebilecek tek kişi sizsiniz.
Ne kadar akıcı konuştuğunuzu öğrenmek için dış doğrulamalara ihtiyaç duyuyorsanız, muhtemelen seviyenize gerçekten uygun güven, netlik ve cesaret ortamını sağlayamadınız.
Standart bir sınava nasıl gireceğinizi öğrendiğinizi gösteren imzalı bir kağıt almak akıcılıkla ilgili sorunlarınızı çözmeyecektir. Sadece dilin gerçek hayattaki kullanımı ve kültürle temas, kullandığınız dil üzerinde kişisel sahiplik (akıcılık) hissi verebilir.
Mit 5- Akıcı Olmak İçin İngilizce Düşünmeniz Gerekir
Tavsiye: İngilizce düşünebilmek için gündelik hayatınızı kullanın
İnsanlar genellikle akıcılığın anahtarının İngilizce düşünmek olduğunu söyler. Bu, orta ve ileri seviyede İngilizce bilen kişiler için geçerlidir fakat daha yeni İngilizce öğrenmeye başlayanlar için gerçekten bir efsanedir.
Kafanız karışmasın burada söylemek istediğimiz şu: Akıcılığın iki durumu birbiriyle karıştırılmamalıdır. Hangi iki durum mu? İngilizce düşünmek ve İngilizce düşünebilmek için gerekli yapıyı inşa etmek.
Koşmaya başlamadan önce sağlam adımlar atarak yürümeyi öğrenmek gerekiyor.
Akıcı olmak için İngilizce düşünmek gerektiğini gerçek bir seçenek olarak görmeden önce İngilizce düşünmenizi sağlayan temeli öğrenmeli, edinmeli ve özümsemelisiniz. Bu mit genellikle şu şekilde yayılır:
1. Dil öğrenme süreçlerini iyi bilmeyen ve yeni başlayan olmanın nasıl bir şey olduğunu unutan akıcı konuşmacılar, iyi ve akıcı konuşmak için “İngilizce düşünmeleri” gerektiğinden, yeni başlayanların da aynı kapasiteye sahip olduklarını varsayarlar.
2. Bu düşünceyi, söylemi akıcı konuşan kişilerden sürekli olarak duyan, ancak dil öğrenme süreci hakkında çok az şey bilen insanlar, bunun evrensel bir gerçek olduğunu varsayarlar. Akıcı bir konuşmacı tarafından söylendiği için de yeni başlayanlar bunu doğal olarak doğru kabul ederler.
Akıcı konuşabilmenin önemli ipuçlarından biri İngilizce düşünmek. Ancak yukarıda da söz ettiğimiz gibi yeni İngilizce öğrenmeye başlayanlar için bu geçerli değildir.
Mit 6- Akıcı Olduğunuzda Herkesi Anlarsınız
Tavsiye: Anlamadığınızda kendinizi kötü hissetmeyin, kendinizi daha fazla ana dili İngilizce olan kaynaklara maruz bırakmaya çalışın.
Akıcılık mükemmel iletişimin anahtarı değildir.
Her şeyi anlamayı beklemeyin, anlamadığınızda bu durumu kişisel olarak algılamayın ve en önemlisi de size her şeyi anladığını söyleyenlere inanmayın. Ana dili İngilizce olan kişiler bile bazen birbirlerini anlamıyor.
İngilizce öğrenenler grup halinde olduklarında çoğunlukla kendilerini kötü hissederler. Söylenenleri anlamadıklarında strese girebilirler. Öncelikle Bunun HERKESİN başına geldiğini kabul edin!
Bazı durumlarda ister ileri düzeyde İngilizce bilin ister başlangıç, seviyeniz ne olursa olsun muhtemelen anlamayacaksınız. Çünkü yeni bir aksan, yeni bir sosyal veya profesyonel bağlam (belirli kelimelerle), yeni bir şehir veya anlamadan önce bağlam oluşturmak zorunda olduğunuz herhangi başka bir durumun etkisinde olabilirsiniz.
Bunun dışında bazı insanlar mırıldanır bazıları çok hızlı konuşur ve çoğu zaman kendi dillerinde bile anlaşılmazlar. Etrafınıza bir bakın ana diliniz aynı olduğu halde anlayamadığını insanları düşünün.
Rahatlayın ve söylenenleri anlamadığınızda bu tür durumlarla her zaman karşılaşabileceğinizi kabul edin. Panik yapmanıza gerek yok. Bu, sürecin doğal bir parçası. İngilizce konuşmaya başlayıp akıcılık kazandıkça ve çeşitli yerel kaynaklarla iletişim kurdukça kolaylaşacaktır.
Öğrenme asla bitmez. Hayatınızın her aşamasında her zaman öğreneceksiniz, bu yüzden sadece rahatlayın ve yaşam tarzınızı gözden geçirin. Radyo, film, dizi ya da podcastler aracılığıyla günlük temaslar kurmaya başlayın.
Dinlediğiniz İngilizce şarkıları, izlediğiniz filmleri ya da ana dili İngilizce olan kişileri günde sadece bir saat ayırıp her geçen gün nasıl daha iyi anladığınızı fark edince gerçekten şaşıracaksınız.
GNR Eğitim