Hayatımızda bir şeylerin olması koşulu ile nelerin gerçekleşebileceğini bildiren cümleler kullanmayanımız yoktur. Bazen gerçekleştireceklerimizi bazen de hayallerimizi söyleriz. Bunları söylerken “eğer” kelimesi ile başlayan cümleler kurarız. İngilizce bunları söyleyebilmek için conditionals konusunu bilmek gerekir.
Yabancı bir dili en iyi öğrenme şekillerinden biri, o dili hayatımızdaki olaylarla özdeştirerek öğrenmeye çalışmaktır. O zaman bir dili en hızlı şekilde öğrenmeye başlarız. Konuşma özgüvenimiz artar. İngilizce conditionals konusunu iyice öğrenmen için bu yazımızda öncelikle günlük yaşantında konuşurken kullandığın koşul cümlelerinin farkına varmanı sağlayacağız.
Türkçe koşul belirterek kurduğumuz cümlelerimizde mutlaka en az iki cümleciğimiz vardır. Koşul cümlemizde eğer ile başlayan cümleye ilaveten ana fikrimizi belirten bir cümle ile devam ederiz. İngilizcede de koşul cümleleri kurabilmen için en az iki cümleciğin olmalı ve koşul cümlen if ile başlamalıdır. İngilizce koşul cümlelerinde gramer kurallarında 4 çeşitten bahsedilir. Bunlar 0, 1, 2, 3 olarak adlandırılır. Türkçe bu dört çeşit koşul cümlelerimizin farkında olmayınca, Conditionals konusundaki kurallar bu yüzden zor gelmektedir.
Bu 4 tip kuralı ezberlemeden öğrenmeye ne dersin?
İngilizce öğrenmeye başlayanların koşul cümlelerini kurarken zorlanmalarının sebebi, bir takım gramer kuralları ve bu gramer kurallarına göre hangi zamanı kullanılacağını düşünmeleridir. Bunun yerine hangi koşullarda koşul cümlelerinde Türkçe nasıl konuşuluyor veya yükleme hangi ekler ekleniyor farkında olursan kuralları ezberlemeden kolayca öğrenebilir ve akıcı konuşabilirsin.
Genelde gramer kurallarında genelde en basit kural type 0’dan başlanılır. Ama sana type 2’den örneklere başlayacağız. Böylece önce koşul cümlelerine genel kuralına hakim olup, diğer tiplerle kıyaslamayı daha kolay yapabilirsin.
Conditionals Cümlelerinde Type 2
“Eğer bir milyon dolarım olsaydı, bir kısmını bağışlardım” cümlesi bir koşul cümlesidir. Bir milyon dolarımız yoksa ve olduğunu varsayıp hayal kurmaya başlayacaksak, ingilizce konuşurken Type 2 kuralı ile konuşmuş olmaya başlarız. Kuralı ezberlemek yerine “bir milyon dolarım olsaydı” cümlesini unutmayarak bu kuralı iyice öğrenebilirsin.
Eğer ile başlayan cümleler Türkçe koşul cümleciği olup, ingilizce de ise if kelimesi ile başlar ve özneden sonra mutlaka past tense gelir. Çünkü olmayan bir şeyden bahsediyoruz veya varsayıyoruz. Olsaydı, yaşasaydı, kazansaydı, yapsaydı gibi varsayımlar üzerine olan cümlelerinde if ile başlayıp özneden sonra yüklemin verb 2 halini kullanmalısın. (Past Tense V2)
“Eğer bir milyon dolarım olsaydı, bir kısmını bağışlardım” gibi kurduğun koşullu cümlenden sonraki Türkçe cümlenin yüklemindeki ekin ne olduğunu anlaman ingilizcede kalıcı olarak doğru cümle kurmanı sağlar. Türkçe konuşurken varsayımlar üzerine eğer ile başlayan koşul cümlelerinin devamında hayallerinden bahsederken cümlende bağışlardım, alırdım, yapardım gibi yüklemler kullanırsın. Yani yükleme -ardı -erdi gibi ekler ekleyerek konuşursun. Türkçe fiilin aldığı bu eklerin karşılığını İngilizcede verebilmek için özneden sonra would kelimesini kullanmalısın. Tabii would modalının kullanım kuralı ile yani would’tan sonra yüklemin V1 hali olmalıdır.
“Eğer bir milyon dolarım olsaydı, bir kısmını bağışlardım” “if I had one million dollars, I would donate …”
Şu an İngilizceyi bilmiyorsun ve bir arkadaşına “İngilizce bilseydim, yurtdışında çalışırdım” diyerek bir hayalinden bahsettiğini düşünelim. Milyon dolarının olmaması ile ingilizce bilmemen aynı durumdur. Bu yüzden koşul cümlesinde geçmiş zamanda cümle kurarken, devamındaki hayalinden bahsederken de ikinci cümlecikte would kullanmalısın.
İngilizce bilseydin, iş yerinde müşterilerle ingilizce konuşabilirdin. İngilizce bilmediğin her koşulda müşterilerle ingilizce konuşabilmen bir hayal olarak kalır. Çünkü konuşabilme yeteneğine sahip değilsin, hayal ediyorsun. Bu cümledeki konuşabilirdin kelimesinde ki yüklemin ekine odaklan. Türkçe yeteneklerden bahsederken -ebilmek eklerini kullanıyoruz. Eğer varsayım üzerine konuşurken yeteneğinden bahsedeceksen, would yerine could modalını kullanmalısın. Type 2’de en çok karıştırılan would mu could mu kullanılacağıdır. İlk koşul cümlesi her zaman past time olur. Ama ikinci cümle yetenekle alakalı olup olmamasına göre would veya could olur. Ayırımı gayet kolaydır. Bir başka örnekle bir daha unutmayacak şekilde daha da iyi pekiştirmeni sağlayalım.
Bazen sohbetlerimizde sahip olmadıklarımızın olduğunu varsayarak hayal kurarız. Neler yapabileceğimiz konusunda sohbet ederiz. Bir sahil kenarında arkadaşınla otururken uçan bir kuş gördüğünü ve arkadaşına “Kanatlarım olsaydı uçabilirdim” dediğini hayal et. Kanatların yok ve uçamıyorsun. Bu tarz sahip olmadığımız ama hayal kurduğumuz cümlelerde gene koşul cümlesinde geçmiş zaman, ikinci cümlecikte özneden sonra could kullanmalısın. Aslında bir milyon doları gene bu örneği kurarken de unutmamalısın. Koşul cümlesi aynı şekilde kullanırken, hayalinden bahsederken yeteneğinden bahsedip bahsetmediğinin farkında olmalısın.
Bazen de birilerinin yerinde olmak isteriz veya bir meslek sahibi olmak isteriz. Ya da karşımızdaki kişinin yerinde olsaydık ne yapacağımızı söyleriz. Bu tarz koşul cümlelerimizde de kural gene aynı. Koşul cümlende olmayan bir şey üzerine konuşacağından past tense kullanmalısın. Hayal cümlende ise yetenekten bahsedip bahsetmemene göre would veya could kullanmalısın.
Koşul Cümlelerinde Kural 3, Type 3
Type 2’de sahip olmadığımız bir şey olduğunu varsayıp hayallerimizden bahsederken kullandığımızı belirtmiştik. Belki bir gün gerçekleşebilir diye umduğumuz hayallerimiz…
Type 2 ile Tip 3 arasındaki fark çok karıştırılmaktadır. Oysa çok kolaydır. Örneklerle sende kolayca pekiştir.
Ücretsiz online ingilizce eğitim semineri olduğunu varsayalım. En yakın arkadaşınla ingilizce öğrenmeye çalıştığını, bu arkadaşınla bir kafede kahve içtiğini ve sohbet ettiğini hayal et. Sohbet sırasında arkadaşın sana bir gün önce online ingilizce eğitimi ile ilgili bir seminere katıldığını söylemiş olsun. En yakın arkadaşının bu ücretsiz seminerden bahsetmemesinden rahatsızlığını arkadaşına belirttiğini düşünelim. Türkçe rahatsızlığımızı “Eğer dün bana online ingilizce eğitim seminerinden bahsetseydin, bende katılırdım” dile getiririz. Bu örnekte anlaman gereken, bir varsayım üzerine konuştuğun, ama artık yaşanmış bitmiş bir olay üzerine konuşuyorsun. Bir milyon dolarının olması ihtimali gibi hala hayal kurabileceğin bir durum değil. Biten geçmişte kalmış bir konu üzerine varsayım yaptığının farkında olman önemlidir. İşte yaşanmış bitmiş bir olayın ihtimalinden bahsederken eğer ile başlayan bir koşullu cümle kuracaksan, ingilizce if ile başlayan koşul cümlende özneden sonra past perfect time kullanmalısın. Yani özneden sonra had + yüklemin V3 halini kullanmalısın. Koşul cümlenden sonra gelen ikinci cümlende de -ırdım ekini kullanacağından would have + V3 kullanımı yapmalısın. Type 2’den kullanım farkı koşullu cümlede past perfect tense, ikinci cümlede wouldan sonra have + V3’dır. Type 2’nin bir diğer kullanım farkının da yaşanma ihtimali olan varsayımlar olduğunu unutmamalısın.
Bazen birileri bizi bir yere çağırmaz alınırız ve alındığımızı belirtiriz. Bu durumlarda yaşanmış bitmiş bir olayın üzerinden varsayım yaparak alındığımızı veya rahatsızlığımızı belirtiriz. Örneğin bir arkadaşına “Eğer dün gece beni partine çağırmış olsaydın, gelirdim” dediğini düşünelim. Bitmiş bir parti ile ilgili, artık gerçekleşmeyecek bir parti hakkında rahatsızlığını dile getiriyorsun. Bu tarz durumlarda Type 3 kullanmalısın. İngilizcesi if you had invited me to your party, I would have come.
Conditionals Cümlelerinde En Basit Kural 0, Tip 0
İngilizce bu tarz cümlelerde eğer ile olan kısmı if ile söylenir, ikinci cümlecikte ise yüklem geniş zaman kuralları ile kullanılır.
Eğer uzmanların hep söylediği “eğer çok ekmek yersen, şişmanlarsın” gibi standart bilgilerden oluşan tavsiyelerin veya cümlelerin olursa cümleciklerinde yüklemin Verb 1 halini kullanmalısın. (Geniş Zaman)
Eğer sadece kendi hayatında değil, dünyanın her yerinde geçerli bir takım bilimsel kurallardan gerçeklerden bahsediyorsan gene cümleciklerin geniş zaman olmalıdır. Örneğin buzun sıcak bir ortamda erimesi veya suyu kaynattığımızda suyun buharlaşması gibi değişmeyen gerçekler…
Eğer buzu sıcak bir ortamda tutarsan, erir. / if you keep ice in a hot environment, it melts.
Koşul Cümlelerinde Kural 1, Type 1
Bu tarz cümlelerde yani koşulumuzu belirttiğimiz cümle her zaman geniş zaman kuralları ile kurulur. İkinci cümlecik birine bir şeyleri emretmene göre, tavsiye etmene göre, olabilecek veya olamayacak bir durumdan bahsetmene göre farklı modal kelimeleri alır.
“Eğer bugün vaktim olursa, ingilizce çalışırım” cümlesini bir arkadaşına söylediğini hayal et. Belli bir koşulda olabilecek bir olasılıktan bahsetmiş olursun. Bu bir hayalin değil, gerçekleştirme ihtimalin olduğu konularda kurduğun bir koşul cümlesidir. Çalışırım derken Türkçe geniş zaman kullanılıyor gibi gözükse de aslında gelecekte olabilecek bir olasılıktan bahsetmiş olacaksın. İkinci cümleciğinde olumlu veya olumsuz bir olasılıktan bahsetmene göre özne ile yüklemin arasında will veya won’t kelimesini eklemelisin. Bu kısım en çok karıştırılan kısımdır. Unutmaman gereken bir koşul sağlandığında olabilecek bir şeyden bahsedip bahsetmediğinin farkında olmandır. Bir diğer unutmaman gereken ikinci cümleciğinde olurum, giderim, olursun, olmaz, yapmaz, yaparım gibi olasılıklardan bahsedeceğin her cümlende will/ won’t kullanmayı hafızana yerleştirebilirsin. If I have enough time today, I will call you.
Bazen konuşurken olmaz, gelmez, yapmaz değil de Türkçe’de olamaz, yapamaz, gidemez deriz. “İngilizce pratik yapmazsa, sınavda başarılı olmaz” ile “İngilizce pratik yapmazsa, sınavda başarılı olamaz” dememiz arasında çok fark vardır. İngilizcede de bu durumlarda olmaz demeyip, olamaz dediğimizi vurgulamamız gerekir. Bu durumda ikinci cümleciğinde will yerine can kullanmalısın.
Eğer biri ile sohbet ederken karşındakine tavsiyede bulunacaksan should kullanmalısın. Mesala arkadaşınla filmler üzerine konuştuğunu ve “Eğer aşk filmlerini seviyorsan, aşk tesadüfleri sever filmini izlemelisin” cümlesini söylediğini hayal et. Bu tarz cümlelerde tavsiye verirken, if ile başlayan cümleni tamamladıktan sonra should kullanmalısın.
Günlük yaşantımızda en sık kullandığımız cümlelerden biri “eğer onu görürsen, benden selam söyle” cümlesidir. Artık konuşurken koşullu bir emir cümlesi kullandığımızın farkındalığını çoktan kaybettiğimiz bir cümledir. Bu tarz koşullu emir cümlelerinde konuşacaksan standart gene if ile başlayan koşul cümlende geniş zaman kullanmalı, ikinci cümlende direkt emir cümleni kullanmalısın. If you see him, say hi for me. Emir cümlelerinde nasıl bir cümle kuracağını en güzel anne ve babaların klasik cümleleri ile pekiştirerek unutmazsın. Anne veya babalar emirlerini genellikle bir koşul belirterek söylerler. “eve geç kalırsan, haber ver” cümlesinde olduğu gibi.
Bu yazımızda sana ingilizce koşul cümlelerini kolayca öğrenmen için örnekler vererek kurallar arasındaki farklılıkları anlamanı sağlamaya çalıştık. İngilizce pratik yaparak geliştirilir. Online konuşma kursu veya online konuşma pratiği derslerinden faydalanarak bir eğitim ile koşul cümlelerinde pratik yapmayı mutlaka denemelisin. Özellikle ilk günden konuşarak dil eğitimi veren kursları araştırabilirsin. Yabancı dil konuşarak aktif öğrenilebilir. İngilizceyi aktif olarak öğren, sende en yakın zamanda ingilizce konuşanlar arasına katıl…
GNR Eğitim